16. şampiyonluğun olduğu gece.Hani şu her saati sorana, ''yirmi kırkbeş'' şeklinde karşılık verdiğimiz şampiyonluğun gecesi. Futbolcular orta sahaya toplanmış, doyasıya şampiyonluğumuzu kutluyorlar. Hasan Şaş mikrofonu eline alıp her zamanki içtenliği ve samimiyeti ile tribünleri coşturuyor.
Kimbilir, yanındaki Özhan Canaydın'ı kastederek, taraftarlara sitem ediyor belkide; ''Türkiye'deki en dürüst başkan burada. O bizden daha fazla hak etti bu şampiyonluğu. Her şey para pul demek değildir. Ona da teşekkür edin!'' ve omuzlarda getirilen adam, mikrofonu eline alıyor. Yüzünde hafif bir tebessüm ve endişe. Belki de mahcubiyet... Kötü biz tepkiyle karşılaşma korkusu. Belli ki alışık değil böyle durumlara. Kitleleri peşinden sürükleyecek bir lider olmamış hiç bir zaman; ''Dünyanın en büyük taraftarı, şampiyonluğumuz kutlu olsun!'' diyor bütün içtenliğiyle. Yine Avrupa zaferleri yaşayacağımızı söylüyor, ve bunu hep beraber yapacağımızı... Futbolcuları göstererek; ''tertemiz bir şampiyonluk elde ettik, bu çocukları hiç unutmayın'' belki de en önem verdiği şeyi söylüyor; tertemiz şampiyonlukları...
Soyunma odasında kutlamalar devam ediyor. futbolcular yine ortaya
toplanmış, başlarında yine Hasan Şaş var. Ve kapıdan Özhan Canaydın
giriyor. Bakışlarında yine bir burukluk var. Futbolculara teşekkür edip,
az önceki taraftarları kastedip şöyle diyor; ''can-ı gönülden bana
bağıramıyorlar bile, farkındasınız. Olsun, belki bundan sonra
bağırırlar.''
Yorumlar
Yorum Gönder