Futbolun Matrix Öğretisi

Uzun yıllardır yaşadığımız bu dünya içerisinde çocukluk yıllarından başlayıp günümüze kadar gelen bir sanal gerçeklik var hayatımızda.Biz futboldan başka bir şeyden anlamadığımıza göre ( yada öyle bırakıldığımıza göre) hayatımız varsa yoksa futbol olmuştur ve olacaktır.80'li yıllarda girmişti hayatıma futbol.Siyah beyaz televizyondan renkliye dönmüştü hayat bir anda.Nasıl yani demiştim çocuk aklımla bunlar aynı formaları giymiyorlar mı?MKE Ankaragücü ile Fenerbahçe'nin logosunu ayırt edemeyen bir bünyeydi.İlkokul yıllarında okuma-yazmanın verdiği etki ile alınan okuma araçları çocuk kitapları değil spor gazeteleriydi benim için.Futbolda matrix'in içine o zaman düşmüşüm haberim yok.Nasıl mı?

Futbolda matrix öğretisini sürekli uygulayan bir dünya varmış, bunu yaş ilerledikçe ve aklımız yerine geldikçe görüyoruz.Bana bir hocam matrix'in tarifini yaparken şöyle demişti: "matrix aslında görmek istediklerin veya görebildiklerin değildir, sadece sana gösterilmek istenilen olgular ve olaylardır" diye.Geçmişten günümüze de aslında böyle gerçekleştiğini anlamaya başlamıştım.Çocukluktan itibaren aldığım spor gazetelerinde hep Rıdvan Dilmen olurdu ana sayfada karikatür şeklinde.Sayfayı boydan boya kaplardı hep onun ve diğerlerinin karikatürleri.Zamanla televizyonlar girdi işin içine bugün artık internet aldı matrix'in derin kanallarına açılan telefon kulubesinin yerini.

Yani o telefon kulubesinden içeri girdiğiniz anda aslında size çıkış gibi gösterilen oda bize dayatılan bu baskının başlangıç noktasını oluşturmakta.Biz futbola hep onların (basın, medya, internet, televizyon, radyo vs.) gözünden bakıyor ve yorumluyoruz.Aslında o odanın içindeyiz ve bize gerçek şudur gerçek budur diyorlar ve ona inanmamızı söylüyorlar.Gerçeğin onların söylediği şeylerden ibaret olduğunu sanıyoruz ve öyle bırakılıyoruz.

Ama gerçek o değil.Olayın farkına varan kişilerin( ki sayısı fazla değil) dedikleri umrumuzda değil.Nasıl olsa bize sürekli bilgi yağdırıyorlar aralıksız.Bize hergün sürekli sunulan bilgiler Galatasaray'ın nasıl kötü futbol oynadığı, nasıl yanlış transfer yaptığı, kötü yönetildiği, beş para etmezliği şeklinde.Biz de buna kısmen inanıyoruz.Diyelim bir gösterinin ortasındasın.Bir eylem yapıyorsun.Sen orda ne görürsün ne yaşarsın? Herşeyi görebilirsin.Atılan dayakları, biber gazlarını, grupların nasıl hareket ettiğini vs. ama medyadan yansıtılan nedir? Kameranın kadrajından içeri giren ışığın yansımasıdır.Oradaki olayın hangi anında, nasıl bir açıdan, ne kadarlık bir sürede çekildiğinin farkında değilsindir.Sonra kalkıp vay anasını neler dönmüş serhat dersin.

Malesef şu anda bize yapılan bu.Futbolda gerçek diye bahsettikleri yalanlarını bize sunmaktalar an be an.İsviçreli bir arkadaştan malum Fenerbahçe-Galatasaray derbisinden sonra bir mail almıştık .Üzerinden 1 ay geçmişti ve bize şunu dedi: orada Galatasaray takımı ve taraftarına yapılanlar sürdüğü müddetçe Fenerbahçe'yi yenmenize imkan ve ihtimal vermiyorum diye.Ve ekledi ben hayatımda böyle futbol oynayan bir takım görmedim.Bunu söyleyen ağzından salyalar akıta akıta konuşan bir Fenerbahçeli taraftar.Anlamışsınızdır.Yani sahada kulüpte neler yaşanıyor neler dönüyor? projeler nasıl ilerliyor? yapılanma nedir? futbol öğretisi nedir? kim ne yapmak istiyor? bizler bütün bunları onların gözünden izliyor ve yorumluyoruz.Galatasaray'ın oynadığı futbolun geleceğe yatırım olması gerektiği bilincine varmamız şart.Bir maçta yapılan onlarca güzel çağdaş futbol hareketini görmezden gelip başka mecralarda yorum yapmamız gereksiz.

80'lerden beri var olan Rıdvan ve türevlerinin ışığıyla yorum yapmak anlamsız.Bakın Galatasaray Spor Kulübü'nde eleştirilmeyecek kimse yoktur.Olmamıştır da.Eleştiri elbet olacak ama bu gerçekler göz önünde bulundurularak olacaktır.

Yorumlar